Dünyanın son aylarda en önemli günden başlığı, 'savaşlar.' Ve savaşlar, her gün yeni bir bölgede patlak verme potansiyeli taşıyor. Ki, son savaş (karşılıklı saldırı) İsrail ve İran arasında yaşandı. İsrail, İran konsolosluğuna saldırınca; İran'da İsraile 'Drone ve füze' saldırılarıyla karşılık vardi. İki ülke arasındaki savaş gerginliği, şimdilik durulmuş gibi.
Son dnemde dünya üzerinde yaşanan savaşlarda ilginç bir ortak nokta var. O da; savaşlara dünyanın en önemli petrol - doğal gaz zengini olan ülkerin dahil olması (Rusya, Ukrayna ile savaş halinde. Ve yine dünyanın en önemli petrol ve doğal gaz ülkesi İran, İsrail'le savaş havası yaşıyor). Her iki ülkenin Türkiye için ortak özellikleri ise, en önemli 'petrol ve doğalgaz' ticareti yapılan ülke olmaları.
Konu, tam bu noktada Türkiye için önem arzediyor. Çünkü, her iki ülke Türkiye'nin önemli petrol ve doğal gaz aldığı (ithal) ettiği ülkeler. Her ne kadar yaz aylarının gelmesi ile doğal gaz tüketiminde ciddi azalmalar olacaksa da (talep düşüşü), petrol açısından aynı durumu söylemek zor. Bu nedenle de, ''petrol stokları'' bu dönemde önem arzediyor (Doğalgaza karşın, petrolün temininde daha fazla şık olması avantaj olsa da, kriz durumlarında ulusal stoklar önemli).
Evet, dünyada enerji zengini ülkeler; ya saldırmasıyla, ya saldırıya uğramasıyla ya da kriz bölgelerine yakınlığı ile savaş havası yaşıyor. Bu hava, Türkiye gibi petrol ithal eden ülkeler için büyük risk. Bu nedenle de Türkiye Enerji Yönetimi (Enerji Bakanlığı, EPDK vb) ulusal petrol stoklarını yeniden gözden geçirmeli. Ve stokları tam kapasite dolu hale getirilmeli (eksik varsa). Ayrıca, büyük sanayi kuruluşları ya da elektrik santralleri de ikincil yakıta (altyapısı olanlar) hazır halde tutulmalı. Ve yine, petrol ve rafineri şirketlerinin 'varsa' ekstra stok kapasiteleri de değerlendirilmeli.
Çünkü; mevcut dünya konjektüründe krizlerin 'ne zaman ve nerede' çıkacağını kestirmek çok zor. Tek yapılacak iş, krizlere hazır olmak. Bugün için krizlere hazırlık, enerji stoklarıyla olacak.