AYRINTILAR
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz'ın basın açıklaması şöyle: 'Su, İklim Değişikliği, kuraklık ve Doğa Kaynaklı Afetler konusunda farkındalığı geliştirmek amacıyla, Birleşmiş Milletler tarafından, 22 Mart Dünya Su Günü, 23 Mart ise Dünya Meteoroloji Günü olarak ilan edilmiştir. 2021 Dünya Su Günü teması “Suya Değer Vermek”, Dünya Meteoroloji Günü teması ise “Okyanuslar, İklimimiz ve Hava Durumumuz” olarak belirlenmiştir. Her iki tema da, dünyada giderek büyüyen su ve iklim krizine dikkat çekmektedir.İklim Kaynaklı Afetlerİklim değişikliğinin neden olacağı olumsuz koşul ve sonuçlardan en çok etkilenecek bölgelerden birinde yer alan ülkemizde, meteorolojik ölçümlere göre 2000’li yıllardan itibaren ortalama sıcaklık belirgin biçimde artış göstermekte, 2015 yılından başlayarak her yıl bir önceki yıla göre sıcaklık rekorları kırılmaktadır. Sıcaklıkta yaşanan bu artış, yağış düzensizliğini ve aşırı hava olaylarını da beraberinde getirmektedir. Meteorolojik karakterli afetlerin sayısının her geçen yıl arttığı ülkemizde, afetlerin oluşum sayılarının yanı sıra, etkili oldukları süre ve şiddetlerinin de arttığı, daha önce bu denli sık yaşanmayan bazı afet türlerinin daha fazla meydana gelmeye başladığı görülmektedir.Meteorolojik karakterli ve doğa kaynaklı afetlerin 3’te 1’inden fazlasını oluşturan şiddetli yağış ve seller, küresel iklim değişikliklerinin bir parçası olarak değerlendirilse de, bu doğa olaylarının felaketlere dönüşmesi iklim değişikliğinden ziyade, insan kaynaklı doğa tahribatı, yanlış su politikaları ve rant yatırımlarına dönüşen HES’ler, plansız ve çarpık kentleşme, yetersiz altyapı ile merkezi ve yerel yönetimlerin kentleri rant politikalarına teslim etmesidir.Yıkım boyutunda yaşanan afetler, iklim krizine karşı doğamızı, kırsal alanlarımızı, kentlerimizi daha dirençli hale getirmemiz gerektiğini göstermiştir. Bu kapsamda acil olarak yapılması gerekenler:
- Yanlış su yönetimi, suların ticarileştirilmesi ve HES politikaları sonlandırılmalıdır.
- Dere yataklarının acilen rehabilite edilmesi, üzerlerindeki yapıların kaldırılması, servis yolları ve yeşil alanların oluşturulması ve tekrar yapılaşmaya açılmaması için Anayasal koruma sağlanmalıdır.
- Büyükşehirler başta olmak üzere, tüm yerleşim birimlerinde ayrık sistem kanalizasyon altyapısı oluşturulması için yerel yönetimlere yeterli kaynak ayrılmalıdır.
- Atık suların uygun yöntemlerle arıtılarak yeniden kullanılması sağlanmalıdır.
- Su ihtiyacını karşılamak amacıyla yeraltı sularının izinsiz olarak kullanılmaması için gerekli denetim ve çalışmalar yapılmalıdır.
- Türkiye’nin de imzacısı olduğu, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi, Ramsar (Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar) Sözleşmesi ve Avrupa Peyzaj Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeler uygulanmalıdır.
- Paris İklim Anlaşması onaylanarak, sera gazı emisyonları kademeli olarak azaltmalıdır.
- Evsel, endüstriyel ve kamusal hizmet alanlarında tüketilen su oranları izlenerek tasarruf bir zorunluluk haline getirilmelidir.
- Tarımsal üretimde doğru sulama teknikleri kullanma zorunluluğu getirilmelidir.
- Tüm kalkınma ve imar plan ve programları, toplum yararı ve sosyal devlet anlayışıyla bilim insanlarının, meslek odalarının, akademik kuruluşların ve tüm ilgili kesimlerin koordinasyonu ve işbirliği sağlanarak hazırlanmalıdır.
Koramaz açıklamasını ' Yüz yüze olduğumuz su ve iklim krizi ile baş edebilmemiz için bilimin, bilim insanlarının ve meslek örgütlerinin sesine kulak verilmelidir. Daha geç olmadan, bu çağrımıza kulak verin…' cümleleriyle tamamladı.
Enerji Ekonomisi