İkinci yaşanmazsa geçen yılın rakamlarına yaklaşabiliriz
Ana pazarları olan ülkelerde imalatçı sektörler henüz tam kapasiteyle açılmamasına rağmen son dönemde yeni sipariş almaya başladıklarını da sözlerine ekleyen Karavelioğlu, “Bu canlanma, güçlü firmaların iyimserliğini artırdı. Eğer ikinci dalga yaşanmazsa, birçok alt sektörde geçen yılın rakamlarına yaklaşabiliriz.”Türkiye Makine Federasyonu’na bağlı alt sektör dernekleriyle irtibat halinde, pandemi deneyiminin farklı ürün gruplarına olan ihtiyaçları nasıl etkileyeceğini analiz ettiklerini belirten Karavelioğlu şunları ifade etti:“Karantina süreci tüm toplumlarda yaşam tarzının sorgulandığı, gerçek imkân ve ihtiyaçların net biçimde ortaya çıktığı bir dönem oldu. Bunun tüketim ve yatırım ortamı üzerinde derin izleri olacaktır. Tüketim alışkanlıklarındaki değişimin hangi sanayi dallarını nasıl etkileyeceği, hangilerinde yatırım ihtiyacı artarken hangilerinde atıl kapasiteyi artıracağı henüz bilinmiyor. Fakat biz ağırlıklı KOBİ yapımızdan kaynaklanan esnek, çevik ve dayanıklı bünyemizle, bu değişime çok çabuk ayak uydurabiliriz; yeter ki likidite sıkıntısına düşmeyelim.”Makine ithalatı kayıtsız şartsız dizginlenmeli, teknoloji geliştirmeye kaynak oluşturulabilmeli
Bizim makinelerimiz rakiplerin makinelerinden daha yerlidir
Korumacı politikaların günümüzün mecburiyeti olduğuna ve ilave gümrük vergilerinin küresel üretim ve ticarette normalleşme sağlanana kadar yürürlükte kalması gerektiğine değinen Karavelioğlu şunları söyledi:“Üretim yatırımlarının hızla gerilediği kriz ortamında, bilhassa doğu menşeli makinelerin dampingle ve büyük finansman kampanyaları ile gümrük duvarlarını kolaylıkla aştığını görüyoruz. Avrupa Birliği ülkeleri buna karşı kapsamlı tedbirler geliştirirken ülkemizde bu politikalara muhalefet ediliyor. Makine imalat sanayimizin esasen montaj sektörü olduğuna dair spekülasyonlarla ilave vergilerin kaldırılması talep ediliyor. TUİK’in katma değer oranı verileri sektörün genel imalat sanayi içinde zirvede olduğunu ortaya koyuyor. Avrupa’nın altıncı büyük makine imalatçısı olan Türkiye’nin makineleri, bugün çökmekte olan küresel tedarik zincirlerini çok önceden kurmuş bulunan rakip ülkelerin makinelerinden daha yerlidir.”Kapasite kullanımı yüzde 80’i aşarsa normalleşiriz
Makine sektörünün bakım, onarım, kamu sağlığı için açık kalma mecburiyeti nedeniyle karantina sürecinde üretimi durdurmadığına dikkat çeken Karavelioğlu, “Makine imalatçılarıyla yaptığımız son ankette; yurtdışı seyahat engeli, yükümlülüklerin ertelenmesi ile alacakların tahsilatı, yani likidite, ve kapasite kullanım düşüklüğü en önemli güncel sorunlar olarak öne çıkıyor. Salgınla ilgili hangi senaryo yaşanırsa yaşansın, acilen bu sorunların çözülmesi gerekiyor” dedi.Normalleşme adımlarıyla birlikte imalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı artışını değerlendiren Karavelioğlu, makine imalatçılarının kapasitelerini yüzde 80'inin üzerine çıkarmadan normalleşemeyeceğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı:“Yeniden verimli üretim ve yatırım yapabileceğimiz, kâr elde edebileceğimiz, teknoloji geliştirip, Ar-Ge'ye kaynak sağlayabileceğimiz bir dönemi iple çekiyoruz. Küresel sınır aşan üretim zincirilerinde değerin en büyük kısımları olan bilgi, markalaşma ve teknolojinin yoğunlaştığı son halkada yer almak istiyoruz. Bunları başarmak için şu an boşta olan kapasitelerimizi harekete geçirmek dahi yeterli. Çünkü yeni dönemde artık ucuz değil, güvenilir tedarik ve yakın coğrafya önem taşıyor. Daha kısa zincirlerin hâkim olduğu, daha küçük partilerle ticari işlemlerin yapıldığı bir anlayış öne çıkıyor. Bölgesel anlaşmaların yerini ikili anlaşmaların alacağı bu dönemde, bütün Serbest ticaret Anlaşmalarının çekirdeğini makine oluşturacak. Türkiye, makine imalat sanayisini güçlü tuttuğu ölçüde büyük hedeflere ulaşacak.”Enerji Ekonomisi