- Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve Türkiye İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, Paris İklim Anlaşması ile ilgili sosyal medya hesabı üzerinden önemli bilgi paylaşımı yaptı. Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Birpınar'ın Paris İklim Anlaşması konulu bilgi paylaşımını, önemine binaen aynen yayınlıyoruz.
PARİS İKLİM ANLAŞMASI GERÇEKLERİ!
1-
-İklim değişikliği ile mücadelenin yeni aracı olan Paris İklim Anlaşması nedir?
-Ülkemiz taraf olarak ne fırsatlar elde etti?
- Neler getiriyor?
2- 'Her canlıyı derinden etkileyen çevre problemleri ilk kez 1972’de Stockholm’de düzenlenen “Çevre ve İnsan Konferansı” ile BM çatısı altında küresel boyutta ele alınıyor. 1979’da da sınır tanımayan hava kirliliğiyle mücadele için ilk çevre sözleşmesi (LRTAP) çıkıyor.'
3- 'Sera gazlarında gözlemlenen artışlar iklimi odak haline getiriyor ve ilki 1979’da olmak üzere dünya iklim konferansları düzenleniyor. Antarktika üzerinde ozon tabakasının inceldiğini gösteren çalışmalar bazı kimyasalları kısıtlayan 1985 tarihli Viyana Sözleşmesini doğuruyor.'
4- 'Dünya kamuoyunda iklim ve ozon tabakası problemlerinin daha çok gündeme gelmesi BM Çevre Programını (UNEP) harekete geçiriyor. 1988 yılında UNEP ile Dünya Meteoroloji Örgütü ortaklığında iklim değişikliği ile ilgili bilimsel çalışmaları koordine etmek üzere IPCC kuruluyor.'
5- 'Ağustos 1990’da ilk değerlendirme raporunu (FAR) sunan IPCC’nin tespitlerini ele almak üzere Ekim-Kasım 1990’da II. Dünya İklim Konferansı düzenleniyor. Konferans sonucunda hazırlanan Bakanlar Deklarasyonunda uluslararası bir iklim sözleşmesi için çağrı yapılıyor.'
6- 'Aralık 1990’da BM Genel Kurulu konuyu gündemine alıyor. Sözleşme hazırlıkları kapsamında Hükümetlerarası Müzakere Komitesi (INC) kuruluyor. Şubat’91-Mayıs’92 dönemini içeren 15 aylık çalışma sonrası iklim değişikliğinin anayasası olarak addedilen BMİDÇS (UNFCCC) imzalanıyor.'
7- '1994’de yürürlüğe giren İklim Çerçeve Sözleşmesinin etkin bir şekilde uygulanması için her yılın sonunda Taraflar Konferansı (COP) düzenleniyor. 1997’de Japonya’da düzenlenen 3.Taraflar Konferansında (COP3) sözleşmenin ilk uygulama aracı olarak Kyoto Protokolü kabul ediliyor.'
8- 'Kyoto Protokolü sadece gelişmiş ülkelerin azaltma yapmasını istiyordu. Gelişmekte olan ancak günümüz küresel emisyonlarının %40’ına yol açan Çin, Hindistan, Brezilya, G.Kore gibi ülkeleri kapsamıyordu. Gelişmiş ülkeler de ekonomilerinin zarar göreceği endişesiyle uygulamadılar.'
9- 'Kyoto Protokolü bu yönüyle işlevsiz kaldı. Ancak dünya bu krizi çabuk gördü. 2009’da Kopenhag’da düzenlenen 15. Taraflar Toplantısında (COP15) Kyoto sonrası için bir yol arayışına başlandı. Ancak burada da beklenen murat hasıl olmadı ve uzlaşıya varılamadı.'
10- '2014’de Çin, herkesin kabiliyetleri ölçüsünde elini taşın altına koymasını ve mücadeleye destek vermesini önerdi, öneri kabul gördü. 2015’de Fransa’da düzenlenen 21. Taraflar Konferansında Çerçeve Sözleşmenin 2020 yılı sonrasındaki uygulama aracı olan Paris Anlaşması doğdu.'
11- 'Esasında bu bir mutabakat. Aslı “Paris Accord”. Kyoto gibi ana sözleşmenin bir uygulama aracı. Ancak Kyoto’daki gibi sadece gelişmiş ülkelere yönelik değil; Herkesin gücü ve kabiliyeti ölçüsünde sorumluluk alarak iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sunması isteniyor.'
12- 'Paris Anlaşması, Aralık 2015’de düzenlenen 21. Taraflar Konferansında (COP21) kabul edildi. Anlaşma, aynı yıl eylül ayında kabul edilen 2030 BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 13.sü olan "İklim Eylemine" büyük katkı sunması amacıyla hayata geçirildi.'
13- '22 Nisan 2016’da Dünya Günü’nde imzaya açılan anlaşma, yine 2016 yılı içerisinde, 4 Kasım’da YETER SAYIDA imzaya ulaşarak yürürlüğe girmiş, Ancak fiili olarak yürürlüğe girmesi 2020 yılını bulmuş ve 2020 yılı sonrası iklim rejimini düzenleyen uygulama aracı olmuştur.'
14- 'Anlaşmanın temel hedefi küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi döneme kıyasla +2°C, mümkünse de +1.5°C ile sınırlı tutmak. Bu amaca ulaşmak için de sera gazlarının azaltılması, yutak alanların korunması ve düşük karbonlu büyüme stratejileri öneriliyor.'
15- 'Bilimsel çalışma ve raporlar Paris İklim Anlaşmasının öngördüğü +1.5°C hedefinin gerçekleşmesi için de yüzyılın ortasına kadar karbon nötr değerlere ulaşmayı öneriyor. Aksi takdirde son yayımlanan IPCC raporu uyarılarına göre “geri döndürülemez etkiler” kaçınılmaz olacak.'
16- 'Yani iklim değişikliğiyle mücadele Paris Anlaşması ile başlamadı. Bu süreç 1970’lerde beri yürütülüyor. Ülkemiz de iklim değişikliği ile mücadelede sadece Paris’e değil; LRTAP, Viyana, BMİDÇS, Kyoto gibi tüm uluslararası anlaşmalara yıllar öncesinden taraf olmuş durumda.'
17- 'Çevreyi yıllardır kalkınmada önemli ve öncelikli bir yere koyduk, Hanımefendi
@EmineErdogan’ın himayesindeki Sıfır Atık Projesi, eko-etiket, depozito iade sistemi, bisikletli ulaşım gibi çığır açan uygulamalar ile güncellenen ve güçlendirilen çevre mevzuatı bunun nişaneleri.'
18- 'Şimdi de dünyada giderek yaygınlaşan bir devrime seyirci kalmak istemiyoruz. Ülkemiz makineli sanayi devrimi ile bilgi teknolojileri devrimlerinde geri kaldı. Bunu gören ülkeler büyüdü, üstelik kaynakları da hoyratça kullanarak. Doğayı sadece kendilerinin sanarak.'
19- 'Şimdi yeni bir FIRSAT var. Yeşil Kalkınma Devrimi. Üstelik çevre dostu. Havayı, suyu, toprağı koruyan, diğer canlıların haklarına saygı gösteren bir model. Ülkemizin bu noktada büyük bir potansiyeli var. Bu potansiyeli değerlendirmek üzere yeşil dönüşümü başlatıyoruz...'
20- 'Bu potansiyeli yenilenebilir enerjide gördük. Yerli elektrikli araç ve fotovoltaik panel üretimimizde görüyoruz. Sıfır atıkta ve ulusal çevre etiket uygulamalarında görüyoruz. Mavi bayraklı plajlarda ve temiz hava uygulamalarında görüyoruz. Ve daha nice uygulamalarda…'
21- İklim değişikliği salt bir çevre problemi değil; etkileri ile birlikte gıda arzını, enerjiyi, turizmi, ulaşımı da etkileyen topyekûn bir KALKINMA MESELESİ. Aynı zamanda sayı ve şiddeti artan hava olayları ile bunların tetiklediği göçler bakımından da GÜVENLİK MESELESİ.
22- 'Ancak bunu fırsata çevirmek elimizde. Örneğin döngüsel ekonomi… “Al-kullan-at” kültürü lineer ekonomiden “al-kullan-değerlendir-tekrar kullan-ihtiyacın kadar kullan” gibi çok yönlü ve doğadan ilham alan döngüsel ekonomi modeline geçiş ile kaynaklarımız korunacak.'
23- 'BM Çevre Programı (UNEP) değerlendirmelerine göre döngüsel ekonomi uygulamaları ile 2050’de kaynakların yerli yerinde kullanımı ile dünya ekonomisi yıllık bazda en az 2 trilyon $ kazanç sağlayacak. Yeşil dönüşümün diğer bir avantajı da istihdama yönelik.'
24- 'BM verilerine göre dünya genelinde 1.2 milyar iş sağlıklı ve istikrarlı bir çevre istiyor. Tarım, balıkçılık, ormancılık, eczacılık, turizm gibi birçok sanayi doğrudan çevresel süreçlere bağlı. Çevresel hasarlar, aşırı sıcak ve kuraklıklar bu iş sahalarını olumsuz etkiliyor.'
25- 'Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) yeşil dönüşümün (kalkınmanın) 2030 yılına kadar en az 24 milyonluk ilave istihdam imkanı doğuracağını öngörüyor. Yeşil kalkınmanın öncüsü yenilenebilir enerji sektörüne dair veriler de bu durumu teyit ediyor.'
26- 'Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) dünya genelinde 2019 yılı sonu itibarıyla sektördeki istihdamın 11.5 milyona ulaştığını duyurdu. 2012 yılında bu değer 5.6 milyondu. Fosil yakıt sektöründe %21 olan iş gücündeki kadın oranı da yenilenebilir enerjide %32.'
27- 'Yani yeşil dönüşüm aynı zamanda iklim değişikliğine karşı en kırılgan gruplardan biri olan kadınlara da olumlu katkı sağlıyor. Yenilenebilir enerji kurulu gücünde Avrupa’da 5, dünyada 12. sırada yer alan Türkiye bu potansiyeliyle enerjide dışa bağımlılığını sonlandıracak.'
28- 'Halihazırda dünyada fosil yakıtlarda geçen yıla göre %100’ü aşan oranlarda fiyat artışları yaşanıyor. Ülkemiz yenilenebilir yerli kaynaklarla dışa bağımlılığını ortadan kaldırarak fiyat istikrarını koruyacak. Bu değişim ve dönüşüm krizden ziyade RİSK yönetimini öner çıkarıyor.'
29- 'Risk yönetimine yapılan yatırımlar kriz yönetimi için yapılan harcamalardan çok daha azdır. Bu düşünceyle çevre meselesini önleyici hekimlik olarak görüyoruz. İçinde bulunduğumuz pandemi de bir çevresel bozulmanın sonucu. Halihazırdaki etkileri bile trilyonlarca doları buldu.'
30- 'Attığımız bu adımla Türkiye, iklim değişikliği ile mücadelesine olan bağlılığını bir kez daha gösterdi. Ay sonunda Glasgow’da düzenlenecek 26. Taraflar Toplantısında (COP26) Türkiye’yi daha güçlü temsil etme imkanına kavuştuk.'
31- 'Bu adımla birlikte Paris İklim Anlaşmasına yönelik özel oturumlara gözlemci değil SÖZ SAHİBİ olarak katılacağız. Aynı şekilde dünyamızda iklim değişikliğinin ana faktör olarak ele alındığı birçok duruma tanıklık ediyoruz. Yeşil mutabakat bunlardan biri.'
32- 'Taraf olma bu yönüyle sanayicilerimizin ve KOBİ’lerimizin haklarının korunmasına, dünya ile rekabet edebilirliklerine de katkı sunacak. Elbette ki iklim değişikliğinde tarihi sorumluluğumuz çok az, ancak masada olduğumuz kirlilik, sınır tanımayan bir yapıda.'
33- 'Bir ülkenin tek başına sürekli hareket halindeki hava ile mücadele etmesi, su kirliliğiyle mücadele etmesi veya denizlerini tamamen temiz tutması mümkün değil. Dünya bir bütün. Sistemler bütüncül hareket ediyor. Dolayısı ile küresel bazda müşterek hareket etmek gerekiyor.'
34- 'İklim değişikliğiyle mücadele buna kapı aralıyor. Dolayısıyla atılan adım insanlığa, doğaya, flora ve faunaya hizmet. Atalarımızın yaptığı gibi. 2053 Karbon Nötr hedefine ulaşmak için öncelikle INDC’mizi güncelleyecek, meclisimizin iradesiyle iklim kanununu hayata geçireceğiz.'
35- 'İddia edildiği gibi büyükbaşlara gelene kadar dönüşmesi gereken büyük bir enerji sektörü var. Sanayi ve ulaşım sektörü var. Turizm ve sağlık sektörü var. Yine önemli metan (CH4) kaynaklarından katı atık ve atık su yönetimi var. Dünyanın bunların hepsini çözmesi gerekiyor.'
36- 'Hedefimiz büyük. Potansiyelimiz büyük. Enerjimiz büyük. Konunun birtakım mülahazalarla amacından uzaklaştırılmasını bu yönüyle kabul etmiyoruz. İklim değişikliği ile yıllardır mücadele veriliyor. Bu noktada çok sayıda anlaşma çıkarıldı. Paris Anlaşması da onlardan birisi.'