- Türkiye’nin enerji stratejisi artık net: Yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalı büyüme. 2023 sonu itibariyle Türkiye’nin kurulu gücünün %55’ten fazlası yenilenebilir kaynaklara dayalı. Rüzgarda 12 GW seviyesini geçtik. GES’te 13 GW’ı aştık. Depolama konusunda da EPDK’nın verdiği ön lisanslarla 30 GW’ın üzerinde bir potansiyel sistemde ilerliyor.
(Abdullah Sami Başaran / Enerji Uzmanı - Danışman)

- Türkiye özellikle 2010’lu yıllardan sonra elektrik sektöründe ciddi bir dönüşüm yaşadı. Sektör, kamu ağırlığından özel sektöre nasıl geçti?
Evet, Türkiye enerji sektöründe son 15-20 yılda radikal bir yapısal dönüşüm yaşadı. Özellikle 2001 yılında çıkan Elektrik Piyasası Kanunu ve ardından gelen özelleştirme süreciyle birlikte, dağıtım sektörü kademeli olarak tamamen özel sektöre devredildi. Böylece Türkiye 21 Elektrik Dağıtım Bölgesi ile elektrik dağıtımında tamamen özel sektör tarafından yönetilmekte. Üretim tarafında da Ankara Doğal Elektrik Üretim A.Ş.’ye ait kamu santrallerinin özelleştirilmesi yanında, bir çok üretim tesisinin özelleştirilmesi süreci tamamlanmış ve özel sektöre devredilmiştir. Ayrıca, Yap İşlet Devret, Yap İşlet vb model yöntemleri kullanılarak özel sektör eliyle üretim santralleri devreye alınmıştır. Bugün, Türkiye’de özel sektörün elektrik üretimindeki payı %80’in üzerine çıkmış durumda. Bu özellikle yenilenebilir elektrik üretiminde kendini bariz bir şekilde göstermektedir. Bu alanda Avrupa ile yarışır durumda olduğunu söylemek yanlış olmaz.
- Bu dönüşüm, yerli yatırımcıların yanı sıra yabancı sermayenin de ilgisini çekti. Bu ilgi sektöre nasıl yansıdı, özellikle kesintisiz enerji ve hizmet kalitesi anlamında?
Yabancı yatırımcılar başta dağıtım özelleştirmeleri olmak üzere, üretim tarafında da çok aktif rol almak için girişimde bulundular. Almanya, Fransa, Kanada ve hatta Asya merkezli sermaye grupları Türkiye pazarına giriş yaptı. Bu durum özellikle teknoloji transferi, operasyonel verimlilik, şeffaflık ve hizmet kalitesi açısından sektöre pozitif katkı sağladığını söylemek yanlış olmaz. Yapılan yeni altyapı yatırımları ile kesinti sürelerinde azalmalar meydana geldi. Her ne kadar bazı kırsal alanlarda ve bölgelerde mevsimsel olarak ortaya çıkan sıkıntılar devam ediyor olsa da zamanla altyapı yatırımlarında artış bu bölgelerde de hizmet kalitesini artıracağını söylemek yanlış olmaz. Eskiden birkaç saat sürebilen elektrik kesintileri, artık dakikalar seviyesinde tutulmaya çalışılıyor. Bu da tüketicinin konforuna doğrudan yansıyor.
- Elektrik artık sadece temel ihtiyaç değil, konforun da bir parçası. Türkiye, tüketicilerine bu konforu sunabiliyor mu?
Artık vatandaş yalnızca elektriğin varlığına değil, sürekli, kaliteli ve stabil enerjiye odaklanıyor. Türkiye’de şehir merkezlerinde bu konfor sağlanıyor denebilir. Az önce bahsettiğim gibi, bazı kırsal bölgelerde mevsimsel sıkıntılardan ve altyapı eksikliğinden kaynaklanan kesintiler hariç evet diyebiliriz. Özel sektör, müşteri memnuniyetini öncelikli bir metrik haline getirdi. Elektrik dağıtım şirketleri; çağrı merkezlerinden mobil uygulamalara, fatura yönetiminden arıza bildirimine kadar dijital çözümlerle hizmet veriyor. Ancak kırsalda hâlâ gelişmesi gereken alanların varlığından da bahsetmek gerektiğini düşünüyorum.
- Son dönemde GES (güneş) ve RES (rüzgar) gibi yenilenebilir kaynaklar çok ön planda. Buna enerji depolama da ekleniyor. Türkiye bu alanda ne durumda?
Türkiye’nin enerji stratejisi artık net: Yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalı büyüme. 2023 sonu itibariyle Türkiye’nin kurulu gücünün %55’ten fazlası yenilenebilir kaynaklara dayalı. Rüzgarda 12 GW seviyesini geçtik. GES’te 13 GW’ı aştık. Depolama konusunda da EPDK’nın verdiği ön lisanslarla 30 GW’ın üzerinde bir potansiyel sistemde ilerliyor. Her ne depolama konuda çözülmesi gereken bazı sorunlar ve sonuçlandırılması gereken başvurular olsa da.
Bu gelişmeler, arz güvenliğini sağlama konusunda önemli olduğu kadar enerji ithalatının da azaltılması açısından önemli. Burada özellikle depolama santrallerinin önemi devreye giriyor.
Bir çok tartışmayı beraberinde getirmesine karşın Türkiye bu yönüyle artık iklim hedeflerine entegre olmuş bir enerji vizyonuna sahip denebilir.
- GES yatırımları hızlı büyüyor. Bir çatı GES ile bir sanayi GES örneğini pratik olarak anlatabilir misiniz? Maliyetleri nasıl hesaplanıyor?
GES kurulum maliyetleri değişik parametrelere sahip. Örneğin çatı tipinden, kullanılacak malzemeye kadar. Evlerde kiremit çatı, şıngıl gibi değişik çatı tipleri yanında Sanayi tesislerinde sandviç panel, düz çatı, trapez vb çatı tiplerine gör maliyetleri de etkilemektedir.
Her projeye göre fiyat değişiklikleri ortaya çıksa da ortalama bir maliyet belirlemek mümkün. Ancak tekrar ifade etmek gerekirse, fiyatlama projeye, çatı tipine ve kullanılan malzemeye göre değişiklik gösterecektir.
Yine de bugünkü fiyatlarla yaklaşık bir maliyet söyleyebiliriz. 10 kWp ev tipi çatının yaklaşık maliyeti 12.000 USD. 1 MWp Sanayi çatı için (sandviç panel) 450.000 USD.
- GES’te Türkiye nerede? Bu alanda bizi nasıl bir gelecek bekliyor?
GES’te Avrupa’da lider ülkelerden biri olduğumuzu söyleyebiliriz. Işınım (güneşlenme) süresi bir çok ülkeden daya iyi ve verimli. Güneydoğu, İç Anadolu ve Akdeniz bölgeleri yüksek potansiyele sahip.
Özellikle OSB’lerde, tarım sulamasında ve EV şarj altyapısı ile entegre çözümlerde GES kullanımı yaygınlaşıyor.
Yalnız dikkat edilmesi gereken unsurları da unutmamak gerekiyor. Kaliteli panel ve inverter seçimi, Alan yönetimi (özellikle tarım alanlarının korunması açısından) ve depolama entegrasyonu.
Geleceğin hibrit santraller ve şebeke dostu GES sistemleri üzerine kurulu olacağını söylemek hiç de güç değil.
- Türkiye enerji sektöründe dış dünyadan bağımsız değil. Peki dünya ile karşılaştırıldığında Türkiye nerede?
Her ne kadar bazı tartışmalı düzenlemeler ve kazanılmış hakların korunması konusunda çelişkili regülasyonlar olsa da Türkiye özellikle regülasyon alanında bir çok ülkeden ileri durumda. Bunun yanında lojistik ve enerji koridoru olarak coğrafi avantajı, (TANAP, TürkAkım) elektrik enterkonneksiyonları (Yunanistan, Bulgaristan) gibi projelerle bölgesel bir enerji merkezi olma hedefi var.
Yenilenebilir enerji üretimi ve santral inşası konusunda artık Türk firmaları Orta Doğu, Afrika ve Türk Cumhuriyetlerinde aktif.
Daha fazla uluslararası iş birliği, yeşil finansmanın desteklenmesi ve teknoloji ihracatı ile Türkiye enerji sektörünün küresel rekabetçiliği artacaktır. Şimdi asıl hedef; karbonsuz, dijital ve rekabetçi bir enerji ekosistemi oluşturmak. GES ve RES bu yapının temelini oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Özgeçmiş
(Abdullah Sami Başaran / Enerji Uzmanı - Danışman)
''Türkiye enerji sektöründe uzun yıllar görev yaptı. Elektrik Dağıtım ve Üretim özelleştirmeleri sürecinde, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nda çalıştı. Başta Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. olmak üzere değişik Elektrik Dağıtım Şirketleri’nde Yönetim Kurulu Üyesi görevlerinde bulundu. Elektrik üretimi, dağıtımı ve enerji politikaları alanlarında önemli görevler üstlendi.d Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nda (EPDK) Başkan Danışmanı, kamu-özel sektör ortak çalışmalarında yer aldı.
Türkiye'nin elektrik piyasasının serbestleşme sürecine ve yenilenebilir enerji yatırımlarının gelişimi projelerinde yer aldı. GES (Güneş Enerji Santrali) ve RES (Rüzgar Enerji Santrali) gibi yenilenebilir projelerde danışmanlık yaptı. Sektörde sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği konularında önemli çalışmalarda bulundu. Kamu ve özel sektör enerji piyasalrında dengeli, şeffaf ve rekabetçi bir yapı kurulması çalışmalarında da yer aldı. Sektörle ilgili birçok panel, çalıştay ve eğitim programına da katıldı. Halen enerji danışmanı olarak çalışmalarını sürdürüyor.''
(ee)
Yorumlar
Kalan Karakter: