Etkinlik kapsamında Rosatom Sürdürülebilir Kalkınma Departmanı Direktörü Polina Lion, yeşil enerji dönüşümünde nükleer enerjinin rolüne ilişkin bir sunum yaptı. Lion sunumunda, sera gazı emisyonlarının azaltılmasına önemli katkılar sağlayan Rosatom’un nükleer enerji çözümlerini aktardı. Bu çözümler arasında bulunan 3+ nesil VVER-1200 reaktörlerine sahip nükleer güç santralleri ve küçük modüler reaktör projeleri hakkında bilgi veren Lion, sunumunda ayrıca nükleer enerjinin sürdürülebilirlik kriterleri açısından değerlendirilmesi ve yeşil düzenlemelere uygunluğu konularında da bilgi verdi. Lion, nükleer enerjinin ‘yeşil’ niteliklerinden en yüksek düzeyde yararlanılabilmesi için dikkate alınması gereken yeşil ve iklim odaklı finansal araçlara da değindi.
Şu anda Türkiye’de ‘yeşil taksonomi’ hazırlıklarının yürütüldüğünün altını çizen Lion, “Nükleer enerjinin bu belgeye ‘yeşil’ ve sürdürülebilir bir kaynak olarak dahil edilmesini umuyoruz. Bu adım, Türkiye’nin 2053 yılına kadar karbon nötr olma yönündeki uluslararası taahhütlerini hayata geçirmesi açısından büyük bir fırsat yaratacaktır” ifadelerini kullandı. enerji ekonomisi
ayrıntılar...
Enerji sektörünün sera gazı emisyonlarının yaklaşık %70’inden sorumlu olduğunu belirterek düşük karbonlu enerji çözümlerinin her ülkenin enerji dönüşüm sürecinde merkezi bir rol oynadığını vurgulayan Lion, nükleer enerjinin “yeşil” doğasını kanıtlayan birçok kriter olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu kriterlerden ilki, nükleer santrallerin yaşam döngüsü boyunca sera gazı emisyonlarının son derece düşük olması, ikincisi ise çevre üzerinde olumsuz bir etkisinin bulunmamasıdır. Bu kapsamda ayrıca nükleer santrallerin güvenli işletilmesi, nükleer yakıtın güvenilirliği, minimum düzeyde nükleer atık üretme kapasitesi, bu atıkların işlenmesi ve depolanmasına yönelik açık bir mekanizmanın bulunması, ayrıca nükleer santrallerin hizmetten çıkarılmasının güvence altına alınması gibi unsurlar da yer alıyor. Rosatom olarak tüm bu kriterleri ayrıntılı şekilde çalıştık ve nükleer enerji çözümlerimizin ‘yeşil’ gerekliliklerle tam uyum içinde olduğunu teyit ediyoruz.”