Üç yıllık duraklamanın ardından yükselişe geçiyor

TAKİP ET

Fosil yakıt ve sanayi kaynaklı küresel karbon dioksit emisyonlarının 2017 sonu itibarıyla, bir önceki seneyle karşılaştırıldığında (belirsizlik aralığı %0,8 ile %3 arası olmak üzere) yaklaşık %2'lik bir artış göstermesi bekleniyor. Emisyonlardaki bu artış üç yıllık görece bir duraklamanın ardından meydana geliyor.

Fosil yakıt ve sanayi kaynaklı küresel karbon dioksit emisyonlarının 2017 sonu itibarıyla, bir önceki seneyle karşılaştırıldığında (belirsizlik aralığı %0,8 ile %3 arası olmak üzere) yaklaşık %2’lik bir artış göstermesi bekleniyor. Emisyonlardaki bu artış üç yıllık görece bir duraklamanın ardından meydana geliyor.

Bu artış, 13 Kasım 2017’de Global Carbon Project (GCP-Küresel Karbon Projesi) tarafından Nature Climate Change, Environmental Reseach Letters ve Earth System Science Data Discussionsdergilerinde yayımlanan Küresel Karbon Bütçesi’nin vardığı sonuç.
Açıklama ülkelerin yıllık Birleşmiş Milletler iklim müzakereleri için Almanya’nın Bonn şehrinde, COP23 sırasında yapıldı. 
Doğu Anglia Üniversitesi Tyndall İklim Değişikliği Araştırmaları Merkezi Direktörü ve raporun baş araştırmacısı Profesör Corinne Le Quéré Bütçe hakkında şu açıklamayı yaptı: “Üç yıllık duraklamanın ardından, küresel karbon dioksit emisyonlarının tekrar yükselişe geçtiği görülüyor. Bu son derece büyük bir hayal kırıklığı. İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan toplam küresel CO2 emisyonlarının 41 milyar tona ulaştığı tahmin edildiği 2017 yılında, ısınmayı 1ºC derecelik hedef bir yana, 2ºC derecenin oldukça altında tutabilmemiz için bile zaman daralıyor. Bu yıl iklim değişikliğinin daha yoğun yağışlar, yükselen deniz seviyeleri ve okyanusların ısınmasıyla, kasırgalara bağlı olarak ne denli güçlendirebildiğini gördük. Bu gelecekte olacakları bize gösteren bir pencere. İklim değişikliğiyle mücadele etmek ve etkilerini sınırlandırmak için, önümüzdeki birkaç yıl içinde küresel emisyonların zirve noktaya çıkmış olmasını sağlamamız ve ardından emisyonları hızlıca aşağıya çekmemiz gerekiyor.

Çin emisyonları küresel emisyonların %28’ini teşkil ediyor. Bütçe’nin eş yazarlarından ve araştırmalardan bir tanesini yürüten Oslo merkezli CICERO’nun Araştırma Direktörü Glen Peters: “Emisyonların 2017 yılında tekrar yükselişe geçmesinin başlıca sebebi Çin emisyonlarının tekrar yükselişe geçiyor olması. Çin emisyonlarının, iki yıllık bir düşüşün ardından, 2017’de %3,5 oranında artacağı öngörülüyor. Çin’in başlıca yakıt kaynağı olan kömürün kullanımı, sanayi üretimindeki artışa ve daha az yağışla azalan hidroenerji üretimine bağlı olarak, %3 oranında artabilir,” dedi.

Raporun bir diğer eş yazarı, GCP Yönetim Kurulu Eş Başkanı ve Stanford Üniversitesi Dünya Sistem Bilimi Profesörü Robert Jackson’un konuyla ilgili görüşleri ise şöyle: “Birçok etken 2018 yılında da yükselişin devam edeceğine işaret ediyor. Bu ciddi bir sorun. Küresel ekonomi yavaş yavaş toparlanıyor. GSYİH arttıkça, daha fazla üretim yapıyoruz ve dolayısıyla daha çok emisyon ortaya çıkıyor.”

Ancak, rapor ekibine göre 2017’deki artışa rağmen, bunun küresel emisyonların zirveye noktaya çıkması sürecinde yaşanan tek seferlik bir durum mu, yoksa küresel emisyonların yükselmesine sebep olacak yeni bir sürecin başlangıcı mı olduğunu söylemek için henüz çok erken.
Uzun dönemde emisyonların 2000’lerdeki yıllık %3’ten büyük artış oranlarına geri dönmesi muhtemel değil. Emisyonların, kabaca Paris Anlaşması’nda sunulan ulusal emisyon hedefleri doğrultusunda, yatay bir seyir izlemesi ya da çok az bir artış göstermesi daha büyük bir olasılık.


Bir bakışta 2017 karbon bütçesi:

İnsan faaliyetlerinin tamamından (fosil yaktılar, sanayi ve toprak kullanımı) kaynaklanan küresel karbon dioksit emisyon miktarı 2017’de yaklaşık 41 milyar ton karbon dioksite çıkacak.

Fosil yakıt ve sanayi kaynaklı küresel karbon dioksit emisyon miktarı 2017’de yaklaşık olarak 37 milyar ton karbon dioksite çıkacak.

2017 yılında fosil yakıtlardan ve sanayiden kaynaklanan karbon dioksit emisyonlarında %2’lik (%0,8 ile %3 arası) bir büyüme öngörülüyor. Bu durum, neredeyse sıfır büyüme yaşanan üç yılın ardından (2014-2016) meydana geliyor. (IMF’nin verilerine göre GSYİH’de %3,6 oranında bir büyüme görülecek).

Çin’de emisyonların 2017’de %3,5 oranında (%0,7 ile % 5,4 arası) artması bekleniyor. (GSYİH’de yaklaşık %6,8’lik artış)

ABD emisyonlarının 2017’de %0,4 oranında (%-2,7 ile 5+1,9 arası) azalması bekleniyor. Bu azaltım oranı son on yılda yaşanan yılda ortalama %1,2’den daha düşük ve kömür tüketiminde beklenmeyen bir artıştan kaynaklanıyor. (GSYİH’de yaklaşık %2,2’lik artış)

Hindistan’ın emisyonlarının 2017’de %2 oranında (%0,2 ile %3,8 arası) artması bekleniyor. Bu oran hükümetin ekonomiye yaptığı ciddi müdahaleler sonucunda son on yılda görülen %6’lık yıllık ortalama artışın altında. (GSYİH’de %6,7’lik artış).

Avrupa’nın 2017 emisyonların  şimdilik %0,2 oranında (%-2 ile %+1,6 arası) azalması bekleniyor. Bu artış, Avrupa’da son yılda yaşanan %2,2’lik ortalama yıllık artışın altında. (GSYİH’de yaklaşık %2,3’lük artış)

Küresel toplamın %40’ını teşkil eden diğer ülkelerin emisyonlarının da 2017’de %2.3 oranında (%0,5 ile %4 arası) artması bekleniyor.

Yenilenebilir enerjide, düşük bir seviyeden başlamış olmasına rağmen, son beş yıl içinde yılda %14’lük hızlı bir artış görüldü.

Küresel Karbon Bütçesi 15 ülkeden, 57 araştırma kurumundan 76 bilim insanı tarafında, Küresel Karbon Projesi (GCP) şemsiyesi altında hazırlandı. 12 yaşını dolduran bütçe, dünya ülkelerinin yaktıkları fosil yakıt miktarı ve bunun nereye vardığının detaylı bir incelemesini sunuyor .

GCP Future Earth ve Dünya İklim Araştırmaları Programı tarafından fonlanıyor. Future Earth Genel Direktörü Amy Luers şu açıklamada bulundu: “Bu yılki karbon bütçesi haber insanoğlu açısından bir geri adım. Bu trendin seyrini değiştirmeli ve herkes için daha güvenli ve müreffeh bir dünya için hızlı hareket etmeliyiz. Elektrik kullanımı bizler için sıradan olabilir ancak elektriğe erişimi olmayan yüz milyonlarca kişinin var ve önceliğimiz bu kişilere temiz, güvenilir enerji temin etmek olmalı. Ne mutlu ki, artık bu mümkün ve üstelik çoğu durumda da bu elektrik ihtiyacının yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılanması daha az maliyet içeriyor.”

Emisyonlar 22 ülkede azalıyor
Rapor bazı iyi haberler de veriyor: Son on yılda (2007-2016) küresel emisyonların %20’sini teşkil eden 22 ülke ekonomileri büyürken, emisyonlarını azalttı. Rapora göre, son yıllarda rüzgar ve güneş enerjisi gibi teknolojiler dünyada yılda %14 oranında arttı.
Jackson fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçişin, Trump yönetiminin ülkenin sera gazı emisyon azaltım politikalarını uygulamadan kaldırmasına rağmen, ABD’de devam edeceği konusuna “ihtiyatlı bir iyimserlikle” yaklaştığını ifade etti. Jackon sözlerini:” Federal hükümet yenilenebilirlerin ve düşük karbonlu teknolojilerin gelişimini yavaşlatabilir ama durduramaz. Yenilenebilir enerjiye geçişi arkasındaki güç yeni yenilenebilir altyapıların düşük maliyetidir ve bunu yönlendiren de yeni tüketici tercihleridir,” diyerek tamamladı.
Ancak, (küresel emisyonların %50’sini teşkil eden) 101 ülkede, emisyonlar GSYİH’deki büyümeyle birlikte artış gösterdi.

Kalıcı belirsizlikler
Bilim insanlarının emisyonlardaki son değişiklikleri tahmin etme kabiliyetinde kalıcı belirsizlikler var özellikle de son birkaç yıldır olduğu gibi beklenilmeyen değişiklikler yaşandığı durumlarda.
Peters: “Karbon dioksit emisyonları ya da atmosferik konsantrasyon seviyelerinde beklenmedik değişiklikler meydana geldiğinde, bildirilen emisyon seviyelerini bağımsız olarak doğrulama kabiliyetimiz sorgulanıyor,” dedi.
Her ne kadar araştırmacılar emisyon trendlerindeki değişimi erkenden tespit etmeye başlasa bile, atmosferik karbon dioksit konsantrasyon ölçümleri kullanılarak emisyonlarda sürdürülebilir bir değişimim emin ve bağımsız bir şekilde doğrulanabilmesi için on yıl kadar bir süre gerekebilir.

Le Quéré ise sözlerini: “Paris Anlaşması’nın Küresel Emisyon Envanteri, her beş yılda bir yapılacak ve bu da bilim dünyasının üzerinde bu beş yıllık döngü içinde emisyon değişikliklerini gerçekten doğrulayabilecek yöntemler geliştirmeleri ve ölçüm yapmaları konusunda baskı oluşturuyor,” diyerek noktaladı.
 

marmara denizi