Akıllı Kentlerde Sürdürülebilirlik Konusunda ilk Sırada Çevre Geliyor - AYRINTILAR!

TAKİP ET

- ‘Yeni Dünya Düzeninde Akıllı Şehirlerin Geleceği’ başlıklı oturumunda ‘Dünyada akıllı şehir teknolojileri pandemi ile mücadelede nasıl kullanıldı? Dijital alt yapının sağladığı faydalar neler?’, ‘5G altyapısı, akıllı şehirlerin büyümesi için neden önemlidir?’, ‘Kentlerin yaşamsal ihtiyaçlarını tek bir noktadan yönetmek ve olası sorunlara karşı anında müdahaleyi gerçekleştirmek için, nesnelerin interneti ve yapay zekâ teknolojileri nasıl kullanılır?’, ‘Akıllı Ulaşım, Enerji Verimliliği, Siber Güvenlik, Binalar Çözümleri ile Sürdürülebilir bir şehir nasıl yaratılır?’ gibi konular derinlemesine konuşuldu.
 

Dünya Gazetesi Yöneticisi Hakan Güldağ’ın yönettiği oturuma Aksoy Holding Kurucu & Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Aksoy, Diamond Developers Çevre ve Mühendislik Sürdürülebilirlik Direktörü Mohamad Ayoub, ARUP Direktörü (Londra) Cem Budak, Şehir Plancısı & Kentsel Strateji Kurucu Ortağı Faruk Göksu, Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Sur ve Türk Telekom Ürün ve Servis Yönetimi Direktörü Fatih Türkoğlu konuşmacı olarak katıldı. 

“2050 İçin Kent Vizyonlarında Açık Demokrasi, Güçlendirilmiş Mahalle Öne Çıkıyor”

Kentlerin geleceği için 2030 ve 2050 yıllarının çok önemli olduğunu vurgulayan Şehir Plancısı & Kentsel Strateji Kurucu Ortağı Faruk Göksu “Kentlerin geleceği için artık resmi büyük görmemiz gerekiyor. Çünkü çok karmaşık bir yaşam içerisindeyiz. Risklerin ve fırsatların dünyasında yaşıyoruz. 2030 ve 2050 yılları çok önemli. 2050 çok uzak olsa da teknolojik gelişmelerin ağırlığının olduğu bir dönem olacak. Şimdiden başladığını biliyoruz. Kentlerin 2050 vizyon planlarını izlediğimiz zaman açık demokrasi, güçlendirilmiş mahalle, güçlü toplum gibi kavramlar öne çıkıyor. İster özel sektör ister kamu, herkes iş yapma modellerinin 2030 ve 2050’ye göre kurguluyor. Ancak cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının başlangıcı olduğu için 2023’ü ıskalamamalıyız. Birinci yüzyılda, özellikle kuruluş dönemde yerleşmelerimiz, ekonomik modelleri için neler yapabileceğimizi biliyoruz. Ancak 2030’u konuşuyorsak 2023 yılında ikinci yüzyılı anlama ve tasarım evrelerini yeni nesiller birlikte kurmalıyız. Tartışma sonucunda uluslararası ve küresel tasarım ilkelerinin 2030’da açıklanacak, bunları kendimize özgü bir biçimde ortaya koyabiliriz.” dedi

Birleşmiş Milletler’e göre şehirler dünya nüfusunun yarısından fazlasına ev sahipliği yaptığını belirterek sözlerine devam eden Göksu, “2050 yılına kadar 2,5 milyar nüfusun ekleneceği söyleniyor. Bunun da yüzde 90’ı Asya ve Afrika’da yaşayacağı tahmin ediliyor. Küresel dünyada bu veriyi iyi değerlendirmeliyiz. Günümüzde artık sınırların kalktığını biliyor, en ufak bir etkinin bide de yansıması olduğunu biliyoruz. Kentsel gelir, nüfus gelişimi ve mekân dağılımını iyi anlayıp ilerlemeliyiz. Yarını konuşacaksak değişim kavramı üzerinde durmalıyız,” ifadelerini kullandı. 

Son olarak değişimin iki önemli kavramından bahseden Göksu, “Biri Teknolojik değişimler, bir de krizler değişimi tetikliyor. İklim değişikliğinden tutun göç, yoksulluk gibi birtakım krizleri yaşıyoruz. Son olarak yaşadığımız pandemi ise değişimin başka bir boyutunu rotaya koydu.” diyerek sözlerini tamamladı.

 Beş katmanlı akıllı kentler tanımı olduğundan bahseden ARUP Direktörü (Londra) Cem Budak, “Birleşik Krallıklar’da West Midlands bölgesinde 5G ile ilgili bir test yapıldı. Kentsel bağlantısallık için inşaat, sağlık, ulaştırma, imalat ve refahla ilgili inovasyon testleri gerçekleştirildi. Her belediyenin kendi yaptığı ve başarılı olan çalışmalarının 5G ile neler yapılabileceği üzerine çalışmalar yapıldı. Burada asıl amaç 5G’nin bu alanlarda neleri yapabileceğini görebilmek, bir sınama alanı oluşturmak. İngiltere’de elektrikli araçların nasıl adapte edilebileceğine yönelik bir çalışma başlatıldı. Bu bizim karşılaştığımız en büyük problemlerden biri. Elektrikli araçları, bilhassa güneş enerjisi ve insanların kendi evlerinde güneş enerjisinden gelen elektrik ile şarj edilebilmeleri için çalışmalar yürütüldü. Aynı zamanda kamuda ilk hızlı şarj alanı oluşturuldu,” dedi.

Neuron projesi

Neuron projesinden bahsederek sözlerine devam eden Budak, “Project Neuron (Nöron Projesi) da makine öğrenme ile açık mimarilerde enerji iyileştirmelerini nasıl öğrenebileceğini görmek adına oluşturulan bir proje. Burada nöronlar, verilerle birlikte bina sistemlerine entegre oluyorlar ve binalara optimizasyon fırsatı sunuyor. Enerji kullanımı optimizasyonu ile yüzde 25’e kadar operasyonel tasarruflara gidilebiliyor ve hava kalitesinin de kontrol edilmesi mümkün oluyor. Son kullanıcı için yapılan bir başka çalışma olan Collingowood Arts Precint; Arub ve Monaj Üniversitesi iş birliğinde yapılan bir başka çalışma,” dedi ve devam etti: 

“Birmingham’daki Akıllı Kentler Birliği’mizde de 20 kent organizasyonu bulunuyor. Ticari amaç gütmeyen bir iş birliği. Üniversiteler de var, KOBİ’lerde, STK’larda West Midlands bölgesini temsil eden yapılar yer alıyor. Akıllı inovasyonları İngiltere’de yaymayı amaçlıyoruz.”
 

Akıllı şehrin olmazsa olmazı akıllı haberleşme altyapısı olduğuna dikkat çeken Aksoy Holding Kurucu & Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Aksoy akıllı haberleşme altyapısının bugün itibariyle, fiber yatırımları tamamlanmış ve 5G’yi kullanır hale gelmiş bir haberleşme sistem olduğunu hatırlatıyor. Aksoy, sözlerine şöyle devam ediyor: 

“Fiber ve 5G’yi Türkiye’de ele aldığımızda karşımıza bir yandan devlet bir yandan belediyeler çıkıyor. Bu işten para kazanmak istiyorlar. Para kazanmak isteyebilirler ancak bunu önce var etmek, yatırımları yapmak lazım. Bunun pratik çözümünü Singapur modeli uygulamasıyla getirmenin peşindeydim. Singapur modeli için Diyarbakır ve Şanlıurfa arasında bir bölge tercih etmiştik. Çünkü Ceyhan’da bir petrokimya altyapı tesisi kurulacaktı. Diyarbakır ve Şanlıurfa’da katma değer yaratacak ürünlerin imalatı gerçekleştirilecekti. Karabağ meselesinin çözülmesiyle de Nahçivan üzerinden Kazakistan’a doğru şeridi uzatarak Orta Asya’ya kadar ulaşabileceğiz. Diğer yandan da nüfusun çok büyük bir kısmı Asya ve Afrika’da yaşayacaksa Türkiye’nin pozisyonu ne olabilir diye düşündük. Özellikle pandemi bize gösterdi ki küreselleşme tamam ama asıl adalaşma çok kritik bir noktaya geldi,” dedi.
 

“2010 Yılında Dünyanın İlk 50 Şehri 9,5 Trilyonluk Ekonomik Değer Yaratıyordu”

Kentsel dönüşümün devletlerin ajandasına olması gerektiğini belirterek sözlerine başlayan Türk Telekom Ürün ve Servis Yönetimi Direktörü Fatih Türkoğlu, “Şehirlerde bugüne kadar kentsel dönüşüm, kent planlaması, sürdürülebilir yaşam alanları gerek devletin ajandasında olması gerek ama dönüşüm ihtiyacı nedeniyle belediyelerin de odağında oldu. Genelde büyük ya da mega şehirler ajandasına alabiliyor. Organizasyonlarında teknoloji ekiplerinin yer alması, şehir planlamacılarının perspektifli bakışı, dünya standartlarının takibi vesile oluyor ama bütün şehirlerin odağına girilmeli,” dedi ve şöyle devam etti:

“İşin esasında insan var. İnsan hayatını kolaylaştırabilecek teknolojileri sağlayabildiğimiz sürece şehirler akıllı hale geliyor. Tanım için de “akıllı” kavramın yerine “yeni nesil” ya da “yetenekli” kavramlarının kullanılabileceğini düşünüyorum. Bugünden sonra özellikle akıllı kavramı değil de bence yeni nesillere odaklanması farklılık yaratacaktır. Çünkü yeni nesil içerisinde pandemi ile sağlık gibi odak noktası olmayan konular dikkat çekmeye başladı.“

İnsanların şehirden uzaklaşabileceğini belirten Türkoğlu, “Şehirler dağıtık yapılara doğru gider miyiz tartışmalarının ortasında yer alıyor. Akıllı şehir için eski dönemde tanımlarken şuradan yola çıkıyorduk: 2010 yılında dünyanın ilk 50 şehri 9,5 trilyonluk ekonomik değer yaratıyordu. 2020’ye yaklaşırken dünyanın sadece ilk 10 şehri aynı değerde bir ekonomik değer yaratmaya başladı,” ifadelerini kullandı.
 

 “Akıllı Kentlerde Sürdürülebilirlik Konusunda ilk Sırada Çevre Geliyor”

Akıllı kentin verileri en doğru şekilde kullanabilen ve verilerin kaldıraç etkisinde yararlanabilen kentler olduğunu belirten Diamond Developers Çevre ve Mühendislik Sürdürülebilirlik Direktörü Mohamad Ayoub, “Kendimize şunları sormalıyız: akıllı kentler nasıl sürdürülebilir olabilir? Sürdürülebilirliğin sosyal, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlik açıları mevcut. Sürdürülebilirliğin içinde en başta karbon ayak izini indirmek var. Ancak öyle bir toplum oluşturacaksınız ki bu toplum en sonunda daha sürdürülebilir bir yaşama kavuşacak. Sürdürülebilir akıllı kentlerde, kentin aynen şu anda yaşadığımız dönemlerde bile rahatça mevcudiyetini sürdürmesi yatıyor. Yaşadığınız bölgedeki sıkıntılardan daha az etkilenebileceğiniz ve kentin kendini idame edeceği bir ortam oluşturmak var,” dedi.

 

Sürdürülebilir Kalkınma ne demek?

Kent içinde yaşanabilirliği sağlamanın önemini vurgulayan Karim El Jisr, “Çevresel sürdürülebilirlikte 6 farklı sac ayağına bakıyoruz. Gelecek kentlerini geliştirirken bu noktalara odaklanıyoruz. Mesela gıda güvenliği çok önemli; Temiz gıdaya erişimden kendilerinin üretmesine… Enerji yeterliliği de çok önemli. Dubai’de 10 Megawatta’tan fazla güneş çatı panelleri uygulaması yaptık. Binalarda ve otoparklarda gerçekleştirdik. Tükettiğimiz kadar enerjiyi üretebileceğimiz noktaya gelebiliyoruz,” dedi

“Tüketim Alışkanlığı Nedeniyle 2050’de Bugünkü Karbon Ayak İziyle Devam Etmek Mümkün Değil”

Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Sur “Akıllı şehir uygulaması ifadesinden ziyade hayatın içerisinde insan varlığını öne çıkartmak lazım. Dünyada nüfus sürekli artıyor, kaynaklar tükeniyor ve dünyanın kendisini yenileme etme kapasitesi kaynak tüketiminin çok gerisinde. Eğer bu tüketim alışkanlığı devam ederse 2050’de bu karbon ayak iziyle devam etmemiz mümkün değil. Tüketim alışkanlıklarını elden geçirmeliyiz. Bu anlamda akıllı şehir büyük bir tamamlayıcı parça. İnsanların istediğini yönetebilmek çok kolay değil. Ancak bunu çok değişkenli ihtimal hesapları fonksiyonları ile, bunların bağlı olduğu büyük veri algoritmaları ile ancak yapay zeka kullanarak hayata geçirmek ve kaynakların en şekilde optimize ederek kullanmak ve buradan enerji verimliliği ve buna bağlı olarak hayat standartlarının yükseltilmesini esas almak gerekiyor,“ dedi.

Sur, “Yapılara gelince, kentsel dönüşüm açısından baktığımızda ülkemiz açısından pek çok büyük bir problem deprem ülkesiyiz. Her 2 ya da 3 senede büyük bir deprem yaşanıyor. Bunun da çaresi yapı stoğunu elden geçirmek, depreme karşı dirençli dayanıklı binalar ve yerleşim alanları kurmaktan geçiyor. Yaklaşık 7 milyon konutun yıkılıp yeniden yapılması ve 400 milyar dolardan fazla bir yatırımın yapılması gerekiyor ancak bu şekilde insanımızı deprem riskinde uzak tutabiliriz. Kentsel dönüşüm gerçekleştirilirken madem bir yeşil dönüşüme ihtiyaç var, karbon ayak izini azaltmak gerekiyor, madem su dünyanın en kıymetli varlığı da ve son derece sınırlı içilebilir su kaynağı mevcut… Tüm bunları üst üste koyduğumuzda ve binalardan kaynaklanan karbon salınımının toplam karbon salınımının yaklaşık yüzde 50’si olduğunu dikkate aldığımızda bize bir vazife düşüyor: Hem kentsel dönüşümü hayata geçirelim hem de bunu yeşil dönüşüm olarak hayata geçirelim. Bunun da önemli paktı akıllı yapılar olsun,” diye konuştu.


Enerji Ekonomisi

akıllı kentler sürdürülebilirlik çevre